Boğaziçi kuzeyden güneye 30 km uzunluğunda bir deniz yoludur. Boğaz’ın en dar noktası 700 m iken en geniş yeri üç buçuk kilometreden fazla bir genişliğe sahiptir. İstanbul Boğazını bu kadar önemli kılan, doğu ve batı kıtalarını birbirinden ayıran konumu ve dolayısıyla İstanbul’un bu iki kıtayı yani Avrupa ve Asya’yı birleştiren dünyanın tek şehri olmasıdır.
Dünyanın en işlek denizcilik rotalarından biri olan İstanbul Boğazı, iki kıtadaki kıyıları boyunca uzanan sarayları ve yalıları ile ünlü bir çekim noktasıdır. Osmanlı padişahları yazlık saraylarını ilk olarak 300 yıl önce İstanbul Boğazı kıyılarına inşa ettiler. Yazlık olarak kullanılan bu ahşap saraylara yalı olarak adlandırılıyor. Yalıların çoğu 19. yüzyılda inşa edildi. Tarihi veya mimari öneme sahip 360’ın üzerinde yalı var Boğaziçi’nde. Ne yazık ki, Osmanlı döneminden kalan birçok güzel ahşap ev zamanla kayboldu. Bazı yalılar büyükelçiliklere, vakıflara, otellere ve müzelere ait iken pek çok yalı özel mülk olarak kullanılmaktadır.
Asya yakasında Kanlıca ile Anadolu Hisarı arasındaki en eski yalı kırmızı boyalı Köprülü Amcazade Hüseyin Paşa yalısıdır (1699). Avrupa yakasındaki en eski yalı 1782’de yapılan Şerifler yalısıdır. Yalılar genellikle ahşaptır ve deniz kenarında cumbaları vardır. Yalılarda genellikle evlerin içinde serin esintiler estirmek ve sakinlerin muhteşem Boğaz manzarasını seyretmelerini sağlamak için sıra sıra alçak pencereler bulunur. Yalı’nın iç mekanları Osmanlı tarzı ahşap ve resim süslemelerle dekore edilmiştir. Yalıların dış cepheleri, genellikle beyaz veya krem ve morumsu kırmızı renkteki aşı boyası olmak üzere çeşitli renklerde boyanmıştır. Aşı boyalı olanlar çoğunlukla Osmanlı paşalarının yalılarıdır.
Yalılar çok sık el değiştirmiyor. Bu yalıların sahipleri nesillerdir yalılarında ikamet etmekte ve daha önceden var olan zenginlikleri ve aile miraslarına bağlılıkları nedeniyle yalılarını satmaktan imtina etmektedirler.
Zaten yalılara değer biçmek kolay bir iş değildir ve yalıların fiyatları konuma ve sahildeki mülkün uzunluğuna bağlı olarak 10 milyon ila 100 milyon dolar arasında değişmektedir. Birçok yalı, zamanın yıpratıcı etkilerinden ve yangın gibi kazalardan veya dümenleri kilitlenen tankerlerin çarpması gibi kazalardan zarar gördükleri için zaman içinde kapsamlı bir şekilde yenilenmiş ve hatta yeniden inşa edilmiştir.
Ünlü yazar Abdulhak Şinası, konaklardaki yapıyı Osmanlı İmparatorluğu’ndaki etnik çeşitliliğin bir yansıması olarak değerlendirmiştir. “Eski Büyük yalılar Osmanlı İmparatorluğu’nun küçük birer minyatürü gibiydiler: Dadı Çerkez, bacı Zenci, hizmetçi Rum, evlatlık Türk, sütnine melez, kâhya kadın Trakyalı, ayvaz Ermeni, aşçı Bolulu, kayıkçı Türk veya Rum, haremağası Habeş, bahçıvan Arnavut olurdu. Müslüman-Hristiyan bu unsurlar, bir çatı altında toplanarak imparatorluk içindeki durumu, burada devam ettirirlerdi.”
Boğaz’ın En Muhteşem Yalıları
Asya tarafında Beykoz ve Kandilli; Avrupa yakasındaki Yeniköy, barındırdıkları yalılar açısından en cazip semtlerdir. İşte Boğaz’ın iki yakasındaki en gösterişli yalıların kısa bir listesi:
Avrupa Yakasındaki Yalılar:
Esma Sultan Yalısı Yılanlı Yalı Şerifler Yalısı Emine Valide Paşa Yalısı Ahmet Afif Paşa Yalısı Huber Köşkü Yusuf Ziya Paşa Köşkü Said Halim Paşa Yalısı Hatice Sultan Yalısı Muhsinzade Mehmet Paşa Yalısı Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı Mediha Sultan Yalısı Zeki Paşa Yalısı |
Anadolu Yakasındaki Yalılar:
Çürüksulu Yalısı Ahmet Mithat Efendi Yalısı Ahmet Fethi Paşa Yalısı Mabeyinci Faik Bey Yalısı Sadullah Paşa Yalısı Mahmut Nedim Paşa Yalısı Kont Ostrorog Yalısı Abud Efendi Yalısı Kıbrıslı Yalısı Bahriyeli Sedat Bey Yalısı Zarif Mustafa Paşa Yalısı Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı Yedi Sekiz Hasan Paşa Yalısı |